-
- Katılım
- 22 Mart 2025
-
- Mesajlar
- 42
-
- Tepkime puanı
- 5
-
- Puan
- 8
Dr. Agah Aydın’ın bahsettiği insanın psikanalitik özünü, "Freud–Lacan hattı" ndan, özellikle **kaygı–arzu–öteki** üçgeni açısından değerlendiriyoruz.
1. İnsan nedir?
İnsan, içi boş bir merkez etrafında kurulmuş bir varlıktır.
Agah Aydın şunu söylüyor: İnsanın merkezinde “öz” yoktur. Bir "boşluk" vardır. Özne dediğimiz şey, bu boşluğun etrafına dizilmiş "özdeşim kabuklarıdır".
- Kimlik
- Meslek
- Ahlak
- İnanç
- Aşk
- Semptom
2. Kaygı bir duygu değil, öznenin nedeni
Kaygı, korku değildir. Kaygının nesnesi yoktur.
- Korku: Aslan → kaçarsın
- Kaygı: Ortada aslan yoktur ama beden çöker
Agah Aydın burada Freud’un 1926 sonrası görüşünü esas alıyor: "Bastırıldığı için kaygı oluşmaz, kaygı olduğu için bastırma oluşur".
Yani:
- Önce dayanılmaz bir içsel basınç vardır
- Özne bunu sembolize edemez
- Bastırma ve semptom gelir
- Bedende yaşanır
- Taklit edilemez
- Kontrol edilemez
- Geldiğinde özneyi teslim alır
3. Fobi: Hastalık değil, zekice bir çözüm
Bu röportajın en net, en sert cümlelerinden biri:
"Fobi patoloji değildir, fobi, insan yavrusunun bulduğu sağlıklı bir çözümdür".
Neden? Çünkü:
- Kaygı belirsizdir
- Kaygı sembolize edilemez
- Fobi kaygıyı "somutlaştırır"
Kaygı: Annenin yasağı + hadım edilme tehdidi
Çözüm: At fobisi
At:
- Tehdidin yerine geçer
- Kaygıyı korkuya dönüştürür
- Yönetilebilir hale getirir
Bu yüzden Agah Aydın açıkça şunu söylüyor: "Fobi, yok edilmemelidir, fobi, olmayan babanın yerine inşa edilmiş bir "simgesel baba gibidir".
4. Aşk = Kaygının göbeği
Röportajın en Lacancı kısmı:
İki temel soru vardır:
- Öteki benden ne istiyor?
- Ben onun için neyim?
Çünkü:
- Ötekinin arzusu belirsizdir
- Belirsizlik dayanılmazdır
- Özne konumunu bilemez
"İnsan, ötekinin arzusunun arzusudur".
Yani: "Sevilmek isteriz, ama tamamen istenmekten de korkarız. Kaybedilmekten korkarız. Sahip olunmaktan da korkarız".
Bu yüzden:
- Aşk kaygı üretir
- Aşk kaygıyı yatıştırır
- Aşk kaygıyı yeniden doğurur
5. “Ötekinin arzusunun yansıması mıyız?”
Sorunun net cevabı: Evet. Ama bu indirgemeci bir “başkası olmadan ben yokum” romantizmi değil.
Daha sert:
- Öteki olmadan ben çökerim.
- Ama ötekiye teslim olursam da çökerim.
- Ötekinin arzusuna muhtaçtır
- Ama o arzunun içinde erirse yok olur
- Üçüncü bir şey gerekir (baba, yasa, sembol)
- Yoksa çocuk annenin arzusunun içine gömülür
- Bu noktaya “delilik” denir
Özgürlük burada bir "mit" tir. Özne hiçbir zaman:
- Dürtüsünden
- Ötekinden
- Arzusundan özgür değildir
6. Tek başınalık korkusu: Yanlış yerde aranan bir korku
"İnsan hep tek başınadır ama yalnız değildir".
Çünkü:
- Zihin, başkalarının sesleriyle doludur
- Dil, ötekinden gelir
- Düşünce bile kolektiftir
- Sesin kesilmesidir
- Yansımanın kaybolmasıdır
- “Teyze, benimle konuş.
- Görmesen bile konuş.”
7. Hayatın anlamı meselesi: Acı gerçek
Röportajın en rahatsız edici ama en dürüst kısmı:
"İnsan anlam bulmaz. İnsan anlam uydurur".
Psikanalitik düzlemde:
- Merkezde anlam yoktur
- Karşılaşacağımız şey bir "hiçliktir".
Anlam:
- Dürtüyü oyalamak için
- Kaygıyı örtmek için
- Boşluğu çevrelemek için üretilir
- Madde bağımlılığı artar
- Alkol artar
- Hedonizm artar
- Dürtü boşta kalmıştır
- Sembol yoktur
- İlişki yoktur
8. Psikoterapi ne yapar?
Kritik fark:
Psikiyatri: Kaygıyı susturur
Psikoterapi: Kaygıyı konuşturur
Terapist:
- Yorumla acele etmez
- Soru sormaz
- Arzusunu dayatmaz
- Anlatıldıkça
- Tekrarlandıkça
- Dinlendikçe
İnsanı iyileştiren şey: Dinleyen bir ötekinin varlığıdır.
Özetle son cümle:
Evet. insan, "ötekinin arzusunun yansımasıdır".
Ama bu bir lanet olduğu kadar "insan olmanın bedelidir".
- Kaygıdan kaçamazsın
- Aşktan kaçamazsın
- Boşluktan kaçamazsın
- Ötekinden kaçamazsın